6 Nisan 2012 Cuma

Bir Nuri Bilge Ceylan Filmi: İklimler

Bir Nuri Bilge Ceylan Filmi: İklimler
Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler filmi, sorunlu kadın erkek ilişkilerine(gerçi sorunsuz bir ilişki olmaz)objektif tutmuş ve çok derinlemesine olmasa bile bu konuyu işlemiştir. Bu sorunlu ve huzursuz ilişkinin iki ayrı iklim ya da mevsimde geçmesi, hem gerçek anlamıyla iklimleri, hem de kadın erkek ilişkisinin sürekli değişen ve gerilim halinde olan iklimini anlatmaya çalışmaktadır. Burada iklimin metafor olarak kullanıldığı söylenebilir. Çok ayrıntılı olmayan basit ve sade bir anlatım dili kullanılmıştır. Tipik Ceylan filmleri gibi, bu film de insan ilişkilerini ve belirttiğimiz gibi en gerilimli olanını anlatmaya çalışmıştır. Filmin ilginç bir yanı ise şudur. İsa karakterini Nuri Bilge Ceylan ve Bahar karakterini ise eşi Ebru Ceylan canlandırmaktadır. Bu durumun filmi etkileyip etkilemediği üzerinde durulmaya değerdir. Filmde uzak ve yakın planın bolca bir arada bulunduğu kareler mevcuttur. Uzak filmi ile karşılaştırıldığında görsellik açısından fazla zengin olmasa bile yine de Ceylan muhteşem karelerle filmi süslemiştir. Bir diğer ayrıntı ise İsa karakterinin sıkıntılı olduğu zamanlarda yatakta uzanırken kafasını dolap çekmecesine koymasıdır. Sıkıntının değişik bir biçimde dışavurumu olarak değerlendirilebilir bu durum. Filmin seyirciyi pek memnun etmediği görülmüştür. Fakat sinema eleştirmenleri tarafından oldukça beğenilmiştir. Sonuçta İklimler, Uzak kadar rağbet görmediyse de “auteur” sinemasının ilginç bir örneğidir. Filmin konusu şöyledir. İsa ile Bahar, Kaş’ta hem tatil yapmaktadırlar, hem de İsa üniversite hocası olması hasebiyle alanıyla ilgili antik bir bölgede fotoğraf çekmektedir. İkilinin ilişkisinin huzursuzluğu filmin hemen başında kendini belli eder. Gidilen bir arkadaş ziyaretinde sorun kendini iyice açığa vurur. İlişkinin bir yerden kopacağı açıktır. Bahar, İsa’nın kendini aldattığını bilmektedir. Bahar aldatılmayı içine sindirememekte ve bunun için huzursuz olmakta, İsa ise Bahar’ın sürekli sorun çıkardığından, beraber arkadaş ziyaretine bile gidemediklerinden dem vurmaktadır. Ve nihayet İsa, ayrılmaları gerektiğini, beraber yapamadıklarını, İstanbul’a dönünce kendisini arayacağını ve görüşebileceklerini söyler. Bahar bunu içine sindiremese bile aldatılmanın verdiği iç huzursuzluğunun da etkisiyle, zor da olsa kabul eder ve ayrılırlar. Mevsim kışa dönmüştür. İsa, Bahar’ı aldattığı kadına, Serap’a geri dönmüştür. Serap’la bir diyalog esnasında Bahar’ın Ağrı’da dizi çekiminde olduğunu öğrenir. Üniversitedeki oda arkadaşına tatilde sıcak iklimlere gideceğini söylediği halde, Ağrı’ya Bahar’ı bulmaya gider. Bahar’ı bulur, onunla görüşür, tekrar görüşelim der ama Bahar meşgul olduğunu söyler. Daha sonra müzik kutusunu vermek için gittiğinde Bahar’ı ağlar bir vaziyette bulur. Bahar’a çok değiştiğini, kendisiyle birlikte İstanbul’a dönmesi gerektiğini söyler. Bahar sürekli ağlamaktadır. Serap’la görüşüp görüşmediğini sorar. İsa görüşmediğini söyler. Bahar ağlamayı keser, artık çok geç der. Çünkü İsa’ya inanmamıştır. Bir anlamda İsa’nın yalancılığı Bahar’ı rahatlatmıştır. Buna rağmen Bahar gece yarısı İsa’nın odasına gelir ve hiçbir şey söylemez. İsa sabaha kadar uyumamıştır. Sabah Bahar çok neşelidir, gördüğü rüyayı anlatır, İsa ile İstanbul’a dönmeyi düşünmektedir. Fakat İsa “çekimler başlar çıkalım” deyince Bahar durumu anlar. Bu sefer de İsa, Bahar’ı reddetmiştir. Bahar ağlar. Sabah dizi çekiminde rol gereği mezar başında ağlamaktadır. Uçak gürültüsü duyulur, dizi çekimi durdurulur. İsa uçaktadır, Bahar bunu bilmektedir. Film Bahar’ın düşünceli ifadesiyle sona erer. İklimler, kadın erkek ilişkisinin sorunlu yanlarına yeni bir bakış açısı getirmese bile, yalınlığı itibariyle bu konuyu sorgulamamıza, üzerinde düşünmemize vesile olmaktadır. Kadınların ve erkeklerin birbirlerinden beklentilerinin aynı olmadığını, doğası gereği her iki cinsin de ilişkiye farklı açılardan baktığını ve önceliklerinin de farklı olduğunu ister istemez tekrar ortaya koymaktadır. Film erkek bakış açısıyla anlatıldığı için kadınların ne istediği(Kadınlar Ne İster?) burada biraz muğlâk kalmaktadır. Daha çok erkeğin kadına bakışı ve kadından beklentileri ön plana çıkmıştır filmde. Bu anlamda da filmin bu yönünün eksik olduğu savunulabilir. Bahar’ın İsa’dan beklentileri(kendini aldatmaması gerektiği dışında) biraz daha açımlansa mesele daha belirgin bir mecraya oturabilirdi. Serap’ın İsa’ya hiçbir zaman Bahar gibi sevgiyle bakmadığı, İsa ile Serap arasındaki ilişkinin sadece cinsellikten ibaret olduğu, İsa’nın da Bahar’a sadece cinsel bir obje olarak değil sevgiyle aşkla baktığı v.b ayrıntılar biraz daha çoğaltılsaydı, mesele daha somutlaşabilirdi. Filmde vurgulanmak istenen alelade bir deyimle” kaçan kovalanır” ya da “sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilmeyiz” şeklindeki vecizelerle de açıklanabilir ve yanlış da olmaz. Fakat yine de filmde muğlâk olan noktalar vardır. Vurgulanması gereken bir husus ise, diğer toplumsal ilişkilerde olduğu gibi, kadın erkek ilişkisinin de sonuçta bir iktidar alanı olduğu gerçeğidir. Her iki cinsiyet de dizginlerin elinde olmasını garanti altına almak amacıyla sürekli çatışma halindedirler. Gücünü ispat edenin diğerinin üzerinde hâkimiyet kurduğu bir ilişki biçimi sorunsallaştırılmaktadır. Bunun orta yolunun bulunup bulunmayacağı, iktidarsız bir ilişkinin mümkün olup olmadığı ise zaten tarih boyunca sürekli olarak sorgulanmaktadır ve çözüm yolu diye bir şey de yoktur. 24 Ekim 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder